kan

Kanser, Kistler ve Urlar

Kanser, kanser niteliğinde olan tümörler

Bunlar, organizmanın belli bir yerinde ortaya çıkan ve gelişen düzensiz hücrelerin bölünüp çoğalmasıdır. Eger zamanında teşhis edilirse, hastalık başlangıç noktasında sınırlanabilir, aksi takdirde yayılır. Organizma hemen kan yoluyla dolaşan kanserli hücreler tarafından sarılır ve vücudun farklı bölümlerinin sarılması her zaman, çevredeki hücre ortamına düzenlenen bir tür saldırıyla olur.

Bu hastalığın ciddiyetini göz önünde bulundurduğumuzdan, sürecin belli başlı özelliklerini vermek yararlı olur:

• iç düzensizlik başlangıçta gizli ve ağrısız

• Hücrelerin yönlenme noktalarının yok olmasıyla düzensiz gelişme

• Kan ya da lenf dolaşımıyla organizmaya yayılma

• Kolonizasyon yoluyla organizmanın sarılması

• Maruz kalan bölgelere “saldırma” aracılığıyla kolonizasyon

• Müdahale edilmediğinde kendi kendini yok etmeyle oluşan ölümcül sonuç.
Hastalıktan önce gelen ve hastalığa zemin hazırlayan bütün psikolojik sürecin analizini yukarıda aktardık. Kişi günün birinde heyecan ya da duyguyla ilgili önemli bir travma (ya da bir birikim) geçirir ve onu içinde tutar. Zorunlu olarak, istek, eğitim, inanç ya da kaçış yüzünden gerçekten kişi kendini ifade edemez ya da acısını, özellikle de işaret noktalarının kaybını, derin inançlarının ve onun temsil ettiği hayallerinin yıkılmasını kabullenmez.

Travma, bir müdahale, iç yapılanma, bir saldırı gibi hissedilir ve şok dalgası kişinin bütün psikolojik yapısına yavaş yavaş yayılır. Kişinin içsel gelişimi o zaman bütün işaret noktalarını yavaş yavaş kaybedecektir ve varlığın yapısı açısından (kişiyi) asla dememek için nadir olarak, kanser eden “alerjik” sürecin tersine “uyumsuz” ve “kendini yok eder” bir hale gelecektir.

Tüm bu süreç, yaşama sevinci yeteneğine ve travma anısından yavaş yavaş etkilenecek olan duygulara (dolaşım sistemi) sıçrayarak ilerleme kaydedecektir ve yerini gitgide “zemini çökertecek” duygu ya da heyecanlara bırakacaktır. Bu, her şeyin birdenbire “patlak verdiği” ve ortaya döküldüğü güne dek bilinçsiz, gizli ve ağrısızdır. O halde kanser, iç denge programımızın yok edilmesidir ve özellikle ilk etkilenen bölgeyle kendini ifade eder.

Çoğunlukla pişmanlıkları, kapanamayan ya da kapanması istenmeyen ve genellikle bir suçluluk duygusuna bağlı yaraları yansıtır. Hayat ya da hayat seçimlerine karşı bilinçaltında yatan başarısızlık durumunu gösteren tam bir kendi kendini cezalandırma söz konusudur. Neyi kaçırdım, kendi kendimi neyle cezalandırıyorum, kendimi böyle derin bir şekilde neyle suçluyorum? Bu noktada, ne olursa olsun İç Sesimiz tarafından atılan son çığlıkla karşı karşıya oluruz, çünkü diğer bütün çığlıklar başarısızlığa uğramıştır ya da bastırılmıştır.

 

( Uyarı: Tıbbi tedavi yerine geçmez )

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir