kilo

Kilo Sorunları

Kilo Problemleri

Aşırılıklar ya da kilo alma yalan ya da uzak gelecekle ilgili maddi ve duygusal güvensizliğimizin işaretidir. Yoksunluklar, eksiklikler yaşadığımız hayatın evrelerini bütünleştirmekte güçlük çektiğimiz anlamına da gelirler. Bu noktada bilinçaltında yatan güvensizliğin, genellikle algılanamayan yetmezlik korkusunun birinci tipiyle karşı karşıyayız.

Bununla birlikte kişiler, “olur da yetmezse” ya da “eksikliği engellemek” için stok yapma ihtiyacını hissederler.

İkinci güvensizlik tipi dış dünyayla ilgilidir. Onunla mücadele etmek zorunda kalma, başaramama riski, onun karşısında “eli kolu bağlı kalma” korkusu, bizi bu durumda da biriktirmeye gö­türür. Üstelik, “bu dünya ve kendimiz arasına mesafe koymamıza”, bir et ya da yağ yığınıyla kendimizi korumaya yol açar.

“Şişmanlar” zaten çoğunlukla yumuşak ve kırılgandırlar ve “güvende” olmaya çok fazla ihtiyaçları vardır.

Aşırı bir kilo almanın arkasında bazen, kendi kendini yerme ya da kendini cezalandırma girişimi söz konusudur. Bu bizim kendi imajımızın değerini düşürmeye ve böylece kendi kendimize “Güzel ve iyi olmadığını gö­rüyorsun, seni kimse sevemez” diyebilmemize yol açar. Bu bakımdan kendimize karşı ama aynı zamanda başkalarına karşı da imajımızı çirkinleştirmeye çalışırız.

Ancak bu  anlam düzeyinin arka planında, dengelenmemiş ve telafi etmeye çalıştığımız duygusal anne ilişkisinin (beslenme) ortak bir yapısı vardır. Bu bileşen baskın hale geldiğinde besin dinamiği, mesajı vurgulamak için oburluk ya da iştahsızlık şeklinde ek bir yola başvurur.
 Oburluk

Oburluk, zorlayıcı ve bazen hakim olunamayan yemek yeme ihtiyacıdır. Öyle bir hal alır ki, buna maruz kalan kişiler tekrar yiyebilmek için kendilerini kustururlar. Bu ciddi boyut, gerektiği şekilde ve hemen tedavi edilmediğinde doğrudan depresyo­ na sürükler. Oburluk bize, yaşamla ilgili bir boşluğu doldurma, sıkıntılarımızı her an besinle giderme ihtiyacından söz eder. Besin hayatla, bizi seven ve bize hayat ve sevgisini veren ilk varlıkla, yani anneyle ilk bağı temsil eder. Besinle olan ilişkimiz, anneyle olan ilişkinin “anı”sının ve oynadığı ya da 9ynamayı bildiği doyurucu ve telafi edici niteliginin izlerini taşır. Her gerilim, yoksunluk, eksiklik, telafi etme ya da ödüllendirme ihtiyacı, besin aracılığıyla olacaktır. Korku, yeniden başlayamamanın belirsizliği, takıntılı tutumları ya da biriktirmeyi beraberinde getirir.
İştahsızlık

Tam tersi bir olguyu temsil eder. Anneyle ve onun besleyici temsiliyle duygu ilişkisi tatmin edilmemiştir. “Ortada görünmeyen”, az seven, çocuğu istemeyen ya da bir kız yerine bir erkek çocuk (ya da bir erkek çocuk yerine bir kız) isteyen anne, besinle ilişkinin değerini bazen düşüren ve bizim için besini artık çekici kılmayan ya da daha kötüsü bize iğrenç gelen anılardır. Bu konuda da iştahsızlık, kişiyi vücudunu ölecek derecede besinsiz bırakacak kadar ciddi hale gelebilir .

(Uyarı : Tıbbi tedavi yerine geçmez)

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir