indir

İskelet Sistemi,Kol, Omuz, Ense, Bilek Rahatsızlıkları ve Zihinsel Sebepleri (5)

IMG_0054Vücudumuzun “alt” kısmıyla ilgili her şeyi, bacaklarımızı, aşağıdaki şemada gösterebilir ve özetleyebiliriz. Bu şema olup biteni ve nasıl olduğunu basit bir şekilde görselleştirmemizi sağ­layacaktır.

• Kol (önkollar ve kolkemikleri)
Omuz ve dirsek arasında bulunur. Bu iki eklemin temsil ettigi şeyi daha önce ayrıntılarıyla ele aldık. Sadece omuz ve kürek kemiginin, bilinçdışı eylem ilişkisinin temsili oldugunu hatırlayalım. Bütünleşme kapısı olarak niteledigim Bilinçdışı kapısından sonra, geçişi, yüzeye çıkma noktasını, Bilinçdışımızın dünya ve varlıklar (kendimiz) üzerindeki eylem ilişkisinin yeniden ortaya çıkışını simgeler. Dirsek ise Kabullenme kapısı, bariyeridir. Kolkemigi
çevresinde yapılanmış kol. ikisi arasında bulunur ve onları birbirine bağlar. Kol, isteklerin ya da eylem arzularının Bilinçdışından Bilince doğru geçişini temsil eder. Bu durumda Yogunlaşma sürecinde, bilinçli Kabullenme sürecinden önce gelen andayız. Ama bu, Bilinçten Bilinçdışına dogru geçiş de olabilir. O zaman Açıga çıkma sürecinde, bilinçli Kabullenmelerinden sonra ve bilinçdışından önce gelen  andayız.
Kol rahatsızlıkları
Kollarda hissedilen gerginlikler (ağrılı yerler, kramplar, kol nevraljileri vb.) kişinin harekete geçmekte hissettigi güçlüklerin belirtisidir. Yüzeye çıkan anı, hatırlama çok güçlü oldugunda ya da kişisel inançların yapısını (kemik) ya da kişinin hayat seçimlerini fazlasıyla altüst ettiginde, bir kişinin yüzeye çıkan ve kabul etmek.istemedigi eylem yetenegiyle ilgili anılan ya da derin bilinçaltı yaraları, kollarda.ağrılar yoluyla hatta kolkemigi kınklarıyla ortaya çıkacaktır. Kişisel başarısızlık, meslek ya da aile hayatında bir şeyi gerçekleştirememe, eylemle ve onun sonuç­
lanyla ilgili korkular, gerekirse kollarda ağrılar ya da travmalar aracılığıyla belirecektir.
Kişinin bilincinde, zihninde kabullendiği ama aslında kendi içinde kabul edemediği ya da kabul etmeye hazır olmadığı ya­ şantılar ve deneyimler söz konusu olabilir. Bu, kendisi için önemli saydığı (proje, teknik buluş, terfi vb.) ve anlayıp kabul ettiği bir kişinin durumu olabilir; ama aslında bu kişi en derininde onu kabul etmez. Olayları anlamasını sağlayan bütün mantıklı nedenlere rağmen, anlan bütünleştirmek istemez. Ağrı ya da travma kolkemiğinde olursa, bu, gerilimin derin yapıya, kişinin eylemleriyle ilgili bilinçaltı inanç ve değerlerine bağlı olduğu anlamına gelir. Eğer buna karşılık, kollarda, adalelerde ortaya çı­ karsa, bu durumda yapıya iyice yerleşmediği için daha “önemsiz” bir belirtiyle karşı karşıya oluruz. Gerilim, ağrı ya da kırık sag kolda olduğu zaman, anneyle ilgili
simge ve onun bütün temsillerinden, Yin ile ilişki içinde olan bir şeyden söz edecektir. Eğer buna karşılık, gerginlik, ağrı ya da kırık sol kolda olursa babayla ilgili simge ve onun bütün temsillerinden, Yang ile ilişki içinde olan bir şeyden söz edecektir.
• Önkal, dirsekkemiği ve dönerkemik
Dirsek ve bilek arasında yer alırlar. Dirseğin Kabullenme bariyerini, bileğin ise Seçim (ama ayakbileği için olduğu gibi Karar bariyerini değil) anlamında Uygulama bariyerini temsil ettiğini gördük. Önkol, eylem isteklerinin gerçekleşme dünyasına ilk ge­çiş yoludur. Derin anılarımızla (Bilinçdışı) ilgili bir şey yapmak (ya da bir şeyin olmasını) istediğimiz zaman ve bunu kabul etti­ ğimizde (dirsek), bunu gerçekleştirmemizi saglayacak olan şeyi
seçmemiz ve yapmamız gerekir. Eğer bu gerçekleştirme zor olursa, çünkü nasıl yapacağımıza karar vermekte güçlük çekeriz, o zaman önkollarımızda agnlara, acılara, kramplara, hatta genellikle bileklerimizin yakınında, dirsekkemiği ve/veya dö­ nerkemik kınklarına yol açarız. Seçtiğimiz enerjilerin (Yoğunlaş­ ma ya da Açığa çıkma) akış yönüne göre vücudun el ve bilekten önce ya da sonra gelen yerindeyiz. O halde, olayların Bilinçdı­ şından Bilince (dirsek yönünden ele) doğru geçiş evresi söz konusu olabilir. O zaman Yoğunlaşma sürecinde, bilinçli Kabullenmeyi izleyen ve yapma sayesinde gerçekliğe (bilek, el) geçişten önce gelen andayız. Ama Bilinçten Bilinçdışına (elden dirseğe) doğru geçiş de söz konusu olabilir. Bu durumda, Açığa çıkma sürecinde, bilinçdışı Kabullenmeden önce gelen ve gerçekliğe
geçişi izleyen andayız. Önkal, dirsekkemiği ve dönerkemik rahatsızlıkları Geçmiş yaşantımızın karşımıza çıkarabileceği ya da hayatı­mızda yaptığımız eylemleri ya da tutumları kabul etme güçlüğü­ müzden söz ederler. Seçim yapma ya da harekete geçmede alış­kanlıklarımızdan uzak ya da belirsiz olan yeni yolları bulmakta çektiğimiz güçlük, kolun bu bölgesinde bir agrıyla kendini gösterecek, hatta kırığa kadar varabilecektir. Gerilim aşırı olduğunda,
hareket ya da seçimle ilgili engellerimiz iyice kökleştiğinde, daha doğrusu, fosilleştiğinde dememek için kemikleştiğinde, ancak dıştan zorlanan “kasılma”yı (değişiklik zorunluluğu) kabul edebilirler. İşte o zaman dirsekkemiği ya da dönerkemik, hatta her ikisi de, “tutmaz” olur. Ama önkolların basit bir “gerilimi”, bizim “harekete geçme”, bileğe ve ele yaşamdaki hareket rollerini, potansiyel şekil değişikliğini ya da eylem türünü vermekte
güçlük çektiğimiz anlamına gelir.

Eğer gerilim sol önkolda meydana gelirse, Yang (baba) dinamiğiyleilgilidir ve sağ önkolda ortaya çıktığı zaman, Yin (anneyle ilgili) dinamiğiyle ilişki içindedir.
• Ense
Başın ve vücudun arka kısmı arasında bulunur. Beyin ve onun uygulayıcıları olan kol ve bacaklar arasında birleşmeyi sağ­lar. Temelinde yer alan boyun sinir ağından (servikal pleksus) itibaren bütün eylem ya da ilişki istekleri ve kararları, onların gerçekleşmeleri için en uygun olan kol ya da bacak yönünde gönderileceklerdir. Öyleyse ense, arzuların ya da isteklerin henüz yüzeye çıkmadığı, görünmeye başlamadığı ve fiziksel hareketin başlangıcını harekete geçirmediği bir yerdir. Henüz dışarıyla bağlantıları yoktur. Bu nedenle ense, kavramdan (beyin, fikirler, kavramlar, istekler, arzular, niyetler vb.) gerçeğe doğru (eylem, gerçekleştirme, ilişki, ifade vb.) geçiş noktasını temsil eder.
Ense rahatsızlıkları
Gerilimler, acılar ya da ense tutulması, arzuları, fikirleri, kavramları, istekleri vb. hayata geçirme güçlüğümüzü ya da yetersizliğimizi yansıtırlar. Bununla birlikte, genel olarak aynı şeyi belirten omuzların gerginliğinden farklı olarak, enseyle birlikte olayların eyleme geçiş “kapısına” ulaşmadıkları evrede oluruz. Bu onları gerçekliğe aktaramadığımız anlamına gelir, çünkü bunu yapamayacağımızı düşünürüz. Yetersizleştirme (engelleme) bizden kaynaklanır, oysa omuzlardaki tutulmada yetersizleştirmenin başkalarından, dış dünyadan geldiği kabul edilir. Her iki omuzda da var olabilecek bir yayılma, içimizdeki yansı­ması bizim yeterli olmadığımızı düşündürten Yin ya da Yang
simgesinin ek bilgisini verecektir. Bu konuda aklıma gelen en klasik ve en basit durum boyun tutulmasıdır. Bu ense gerginliğinin, bazen çok ağrılı bir şekilde başımızı sağa ya da sola döndürmemizi engelleyen doğrudan bedensel bir etkisi vardır. Oysa, başı sağa ya da sola çevirme hareketinin evrensel anlamı nedir? Dünyanın bütün kültürlerinde,
bu hareket “hayır” anlamına gelir. Olup biteni ya da başkasının dediğini ya da yaptığını kabul etmeme, reddetme ve anlaşmazlık işaretidir. Boyun tutulması bizim bu hareketi yapmamızı engeller. Birisine ya da bir duruma “hayır” diyemediğimizi belirtir. Bunu yapmaya hakkımızın, imkanımızın olmadığını ya da yapamayacağımızı düşünürüz.

Vücudumuzun “üst” kısmının büyük eksenlerini, kollarımızı, omuzlarımızı ve ensemizi aşağıdaki şemadaki gibi gösterebilir ve özetleyebiliriz. Vücudumuzun üst kısmında ne zaman bir gerilim yaşasak, bu, eylemle (arzu, istek, imkansızlık, yetersizlik, korku vb.) ya da olaylar ve varlıklar üzerindeki ilişkimizle ilgili ya varsayılan bir yetersizliğimize (ense), ya da dıştan gelen bir yetersizleştirmeye bağlı eşdeğer bir gerilim yaşadığımızın işaretidir. Yapamayacağımız, yapmayı bilmediğimiz ya da yapmayı başaramadığı­mız bir şeyle karşı karşıyayız.

IMG_0055

• Gövde
Vücudun, yer değiştirmesini ve hareket etmesini sağlayan kolların bağlandığı temel bölümüdür. Aynı zamanda “yönetim”i sağlayan bütün organların bulunduğu bölümdür. Gövde kişinin evini temsil eder ve “karar” organı onun üzerinde olduğu için bütün “işlevsel” organlar kendisinde toplanmıştır. Vücudun ekseni, enerjiyi üreten ve dağıtan ana motorudur. insan simyası­nın oluştuğu yerdir. Ağacın gövdesi gibi en gösterişli, ama en az hareketli ve en az esnek olan bölümdür. Şu halde bütün işlevsel organları ve omurgayı içine alır, organlar aracılığıyla kendini ifade eder ve olası gerilimlerin ortaya çıkmasına izin verir. Bu organların her birinin görevini inceleyeceğiz ve onları psikolojik
görünümleriyle ilişkilendireceğiz.

Kollar
Omuzların düzeyinde gövdeye bağlı oldukları için, dokunmamızı,
tutmamızı, almamızı sağlarlar. Aynı zamanda geri atmamıza,
sarmamıza, sıkmamıza, boğmamıza ya da hapsetmemize
izin verirler. Son olarak bir iş görmemize yarayan eylem vektörleridir. Eylem demek, hakimiyet, güç ve iktidar demektir.

Kollar,bu nedenle bize, başkaları ya da olaylarla ilgili harekete geçme, hatta onları yargılama (laik hukuk) ya da kesin karar verme, biraz genişletirsek, seçme imkanı verir. Kollarımız sayesinde, koruyabilir,
yasaklayabilir ve kendimizi savunabiliriz. Eylem ve seçim vektörleri olarak, kavramdan gerçeğe, “yapma”ya geçebilirler. Onların aracılığıyla, “olmak” kendini “yapmak” ile ifade edebilir, kavram gerçeğe dönüşebilir, Yang Yin içinde ortaya çı­kabilir. Bacaklar gibi kollar da, omuz, dirsek ve bilekten oluşan üç temel eklemle ayrılmış, kol (önkol ve kolkemiği) ve önkol (dönerkemik ve dirsekkemiği) olmak üzere iki bölüm içerirler. Temel bir parça olan el ile son bulurlar.
Kol rahatsızlıkları
Kollarımızda hissettiğimiz ağrılar, yaralar ya da gerilimler iç ve dış dünya üzerinde eylem isteğimizde yaşadığımız gerilimlerin işaretidir. Bir şey ya da biri üzerine etki yapmakta, bir şey yapmak ya da seçmekte güçlük çektiğimizden söz eder. Gerçekleşemeyecek bir harekete geçmek, hakimiyet kurmak ya da kontrol altına almak arzusu, tıpkı bacaklarda olduğu gibi, kopu­şa, yani kırılmaya kadar varabilecek gerilimlerle kendini ifade edecektir. Bu kol ağrıları, elbette bizim için çok önemli fikirleri, projeleri ya da kavramları seçtikten sonra, gerçekleştirmede
güçlük çektiğimiz anlamına da gelebilir. Kolun, omuzun, önkolun, bileğin, vb., kesin bir noktasında ortaya çıkacak gerilime gö­re, harekete geçmemizi “engelleyen” şey konusunda daha ayrıntılı bir bilgi ediniriz. Kollarımız bize güç ve sahip olma ilişkimizden ve buna göre olaylara karşı koymayı bırakmamızdan ya da bunun tam tersinden söz edebilirler. Bacaklar için olduğu gibi ilk önce eklem eksenlerini , enseye biraz özel bir yer ayırarak, daha sonra kolu, önkolu ve eli inceleyeceğiz.

IMG_0053

• Omuz
Bacak için kalça neyse, kol için de omuz aynıdır. Kolun temel eklemi, bağlanma noktası, birinci eksenidir. Eylem ve hakimiyet yeteneği ve isteğimizin derin kavramsal eksenlerini temsil eder. Omuzlarımız, bu eylem ve dünya üzerinde hakimiyet ilişkimizin bilinçaltı yapısını taşır. Harekete geçme yeteneği , “gö­nüllü irade”, önyargılar, niyetler omuz simgesine aittir. Bir şey ya da biri konusunda derin eylem isteklerimizle ilgili her şeyin, o halde doğrudan omuzla bedensel bir ilişkisi olacaktır. Omuz burada eylemle olan ilişkisinde, tıpkı kalça gibi, Bütünleşme kapısı, Bilinçdışı kapısıdır (bkz. şema s.161), oysa kalça için ilişkiyle olan bağlantı söz konusudur. Harekete geçme arzuları ve istekleri
gerçek hayatta kendilerini ifade etmek amacıyla işte bu düzeyde ortaya çıkar.

Bu konuda “kapı” imgesi hoştur, çünkü omuz ucunu göğüskemiğine (sternum) bağlayan kemiğe köprücükkemiği, Latince clavicula, “küçük anahtar” adı verilir. Ayrıca, köprücükkemiğinin göğüskemiğine bağlanma noktası, kendini ifade etme noktası olan boğaz Çakrasının altında bulunur. İnsanın enkarnasyonunda tek ifade yolunun yapmak, yani eylem olduğu ve bunun kapısının omuzlar olduğu düşünülürse bu açıklama daha da önem kazanır.
Omuz rahatsızlıkları
Omuzlarda hissettiğimiz gerginlikler (omuz ucu, trapezkemikleri, köprücükkemikleri, kürekkemikleri vb.) harekete geç­me güçlüğümüzden söz eder. Eylem isteklerimizde, özellikle imkanlar bağlamında kısıtlamalarla karşılaştığımız ya da hissettiğimiz anlamına gelirler. Başka bir deyişle, kendimizi yeteneksizliktendeğil, ama dış desteksizlik ya da karşıtlık yüzünden “engellenmiş” hissederiz. Dış dünyanın (ya da kendi sansürümü­zün) bizi engellediğini, çözüm yollarını göstermediğini ya da harekete geçmemize izin vermediğini düşünürüz. Bu durumda enerjiler kollara geçemez ve omuzlarımızda tıkanır. Çok düşü­nen ama az harekete geçen “beyinler” bana bunun tersini söyleyecek
değildir, çünkü onların genellikle çok ağrılı trapez kasları bulunur.

Eğer sol omuz söz konusuysa, gerginlik Yang (babayla ilgili) simgesiyle ilişkilidir ve eğer bu sağ omuz olursa, gerginlik Yin (anneyle ilgili) dinamiğiyle ilişkilidir.

• Dirsek
Kol aracılığıyla omuza bağlanan ikinci eklem dirsek, diz ile aynı şeyi temsil eder. Bükülen, bırakan ve boyun egen eklemdir. Dizin tersine, hareketi, geriye doğru hariç bütün yataylık ve dikeylik eksenlerine doğru genişleterek, kola çok yönlü bir hareket imkanı sağlar. Çok sert bir hareket isteği karşısında, tutmama güçlüğü bu eklemde hissedilecektir. Dirsek eyleme göre Kabullenme kapısını emsil eder. Bilinç ve Bilinç­ dışı arasında ya Yoğunlaşma (Bilinçdışından Bilince doğru) ya da Açığa çıkma (Bilinçten Bilinçdışına doğru) yönünde gidip gelen eklem söz konusudur. işte bu düzeyde, Kabullenmeleri ko­şuluyla, hislerimiz, duygularımız ya da eylem düşüncelerimiz gidip
gelir.
Dirsek rahatsızlıkları
Bir dirsegimiz ağrıdığında, bu bir geçmiş yaşanb ya da bir durumu kabul etmekte güçlük çektiğimiz anlamına gelir. Bu gerginlik kol düzeyinde olduğundan, ister istemez eylemle, yapma ile ilişki içindedir. O halde biri bizim istemediğimiz, kabul etmekte zorlandığımız ya da ancak zorla kabullendiğimiz bir şey yapıyordur ya da bir şey oluyordur. Bu, zorla da olsa gerçekleştirmemiz gereken ya da başka türlü yapmayı seçeceğimiz ya da zorunda
kalacağımız bir şey de olabilir. Dirsekteki gerilimler aynı zamanda bize, bizim ya da başkalarının harekete geçme tarzının bize uymadığını, hareket alışkanlıklarımızı, inançlarımızı ya da bizim doğrularımızı altüst ettiğini belirtir.
Agrı ya da travma sağ dirsekte ortaya çıkarsa, Yin (anneyle ilgili) simgesiyle, eğer sol dirsekte olursa Yang (babayla ilgili) simgesiyle ilişki içindedir.

• Bilek
Tam hareket eklemidir. Önkol aracılığıyla dirseğe bağlıdır ve eylemin son vektörü olan elin, uzamın bütün eksenlerinde hareket etmesini sağlar. El onun düzeyinde, bütün potansiyel hareketini veren kola bağlanmıştır. Eylemi aktaran (kol) ve onu gerçekleştiren (el) arasındaki ilişkiyi kuran bilektir. Tıpkı ayakbileği gibi, ama bu defa eylem dünyasında Seçim kapısını, Uygulama kapısını temsil eder. Bir eylemin gerçekleşmesinde kol, birinci aktarma vektörüdür, oysa el, son gerçekleştirme vektörüdür. Bilek, ele tam bir hareket, kendisinin sahip olamayacağı bir esneklik ve bir yönetim kesinliği vererek bu ikisi arasındaki bağlantıyı sağlar. Şu halde eylemlerimizin ve düşüncelerimizin hareketini, esnekliğini, “açıklıgını” sağlayan bilektir; bu aynı niteliklerin olaylar ve varlıklar üzerindeki güç arayışımızın ve isteğimizin yansıdığı yerdir. Eylem ve hakimiyet noktalarımızın, isteğimizin görünür ifadesinin bilinçli eklemidir, halbuki omuz, bu aynı noktaların bilinçsiz eklemini temsil eder.

Bilek rahatsızlıkları
Bilek burkulmaları, ağrıları ya da travmaları bize, eylemlerimizde, harekete geçme isteklerimizde ya da düşüncelerimizde gerilimlerimizden, esneksizliğimiz, ya da güvensizligimizden söz eder. Yaptığımız eylemle ilişkimizin, güvenlikten, sağlamlıktan uzak olduğunu belirtir. Onları daha “saglam” kılmak amacıyla o zaman bileklerimizi sertleştiririz. Gerginlikler de bize eylemdeki sertliğimizden, bir başka deyişle dış dünya (nesneler, madde ya da varlıklar) ve kendimiz konusunda güç arayışımızdan söz eder. Yapmaktan kaçındığımızda, kendimize bu imkanı vermediğimizde, bileklerimiz (ve ellerimiz) gerilecek ve acı çekecektir.Hareket etmesi engellenmek istenen tutuklular bileklerinden zincirlenir (kaçmalarını engellemek için ayaklarından zincirlendikleri
halde). Fakat aynı şekilde, yapmayı çok istediğimizde, iradeci ya da aşırı otoriter olduğumuzda ve eylem ancak isteyerek ve zorla gerçekleştiğinde, bileklerimiz direnecek ve bu aşırı isteği ve bu zora başvurmayı ağrıyarak durduracaktır. İç Sesimiz bizi bu şekilde yatışmaya zorlar.

Eğer ağrı, travma ya da gerginlik, sağ bilekte ortaya çıkarsa, Yin (anneyle ilgili simge) ile sol bilekte olursa Yang (babayla ilgilisimge) ile ilişkili olacaktır.

(Uyarı ; alnıtıdır ve Tıbbi tedavi yerine geçmez )

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir