hastalıkların zihinsel

Migren ve Baş İle İlgili Rahatsızlıklar

 

Baş ağrıları ve migren

Genellikle bazı düşünceleri, fikirleri ya da· duyguları kabul etme güçlüğümüzü temsil ederler. “istenmeyen” düşünceler ya da dış engeller yüzünden stres, kızgınlık, takıntı ya da rahatsızlık, baş ağrılarıyla ya da bir migrenle ortaya çıkan gerginliklerdir. Migren, enseden başlayarak şakaklarda ya da gözlerin yanlarında son bulduğunda, başın her tarafını gezindiginde, doğrudan bir gözde olmadığı zaman, bu bir “karaciğer-safra” adı verilen migrendir. Gerginliğin daha çok duygu düzeyinde olduğunu ifade eder ya da olayın yaşanması duygusal boyuttadır . Daha çok aile ya da özel ortamla ilişkilidir. Baş ağrıları alınla ilgiliyse, çoğunlukla düşüncelerin reddini, güncel ve benimsenmiş fikirler konusunda bir inadı ifade eder. Mesleki ya da sosyal dünyayla ve bu dünyanın bizden talep ettikleriyle ilişki içindedir.

Baş dönmeleri

Bunlar dengesizlik, dünyanın ayaklarımızın altından kayıp gittiğini ya da görsel işaret noktalarının çevremizde “yer değiştirdiğini” görme hissidir. Baş dönmeleri, çevremizdeki uzama hakimiyet ihtiyacımızı ve kesin, tanımlanmış ve değişmeyen işaret noktaları arayışını . ifade eder. işte bu nedenle özellikle sıkıntılı ya da sahte bir şekilde “kaygısız” görünen kişilerle ilgilidir.

Vücutta dengenin temel araçlarından biri kulaktır, özellikle iç kulakta bulunan bu “kum gibi akan” şeyin konumuyla ve hareketleriyle fiziksel dengemize büyük ölçüde katkı sağlar. Oysa, Su ilkesine ait olan kulak, tam olarak temel işaret noktalarımızı temsil eder. Olup bitebilecek olan şeyi kontrol edememe korkusu, çevresel uzam, ya doğrudan (yüksek yerlerde baş dönmesi) ya da do­laylı (bu baş dönmelerine yol açan özel durumlar) az ya da çok dile getirilmiş baş dönmeleriyle kendini gösterir.

Bu, uzamsal işaret noktalarımızın bozulduğu panayır oyunlarında ya da spor çalışmasında hissedilen baş dönmelerinin klasik durumudur . Spamzlar için otonom sinir sistemine bakınız.

Kistler ve nodüller Bunlar ya küçük organik sıvılardır ya da derinin içinde kapalı kalmış et ya da organik doku oluşumlarıdır. Çoğunlukla iyi huylu bu “şişkinlik”ler ya da “kese”ler, katılaşmaları, duygusal anıların sabitleşmelerini temsil eder. Bazı içsel yaralarımızı tutma, sürdürme, sertleştirme eğilimimizden söz eder. Hınç, hayatın engellerini unutamama ya da ka­bul edememe, bırakılamayan anıların kemikleşmesi, kabul etmeyen egonun yaraları ya da yoksunlukları, kistler ya da nodüller aracılığıyla kendini ifade edebilen çok sayıda unsurdur.

Egoyla ilgili duygusal anılar, çoğunlukla sosyal ya da mesleki geçmişle ilişki içindedir. Bu kist ya da nodüllerin ortaya çıktığı yer elbette, engellenmiş anının türü konusunda bize ek bir bilgi verir.

 

 

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir