alerji

Alerjiler, İltihap ve Bağışıklık Rahatsızlıkları

Alerjiler

Özel bir riski olmayan ama bir saldırgan, bir düşman olarak algılanan sıradan, dış bir “etken” karşısında organizmanın aşırı savunma tepkileridir. Tozlar, polenler, akarlar, parfümler, meyveler vb., bunlar organizmanın yok etmek ya da dışarı atmak için şiddetle harekete geçtiği “hayali” rakiplerdir.

Saman nezleleri, cilt, sindirim ya da solunum alerjileri, tehlikeli ya da saldırgan olarak algılanan dış dünyayı yönetme güçlüğümüzü ifade eder. Savunma, saldırıya uğrama, kurban, ama aynı zamanda Jeanne d’Arc evresinde bulunuruz. Saldırganı içimizden kovacağız. Başkaları karşısında tepkisel oluruz ve ne olursa olsun ilk refleksimiz, güçlü bir savunma tutumu ve bazen de tepkisel tutumdur. Aktif ve ne pahasına olursa olsun kendimizi savunmaya kararlı oluruz. işte bu nedenle “alerjisi olanlar” neredeyse hiç kansere yakalanmazlar.
İltihaplar ve ateşler Ateş bizim içimizdedir ve çifte rolünü oynamak zorundadır: yakmak ve arındırmak, uyarmak ve temizlemek, ısıtmak ve yok etmek.

Kiriş iltihapları (tendonit), ateşler ve diger iltihaplar, içimizde ateş, aşırı ısınma, vücudun ilgili bölümünün aşırı ya da yetersiz kullanıldığını bize belirtmek için burada bulunurlar. Fakat tıpkı alerjilerde olduğu gibi organizma aktiftir ve başlattığı ateş yüzünden, etkilenen bölgeyi uyarmaya, temizlemeye, arındırmaya çalışır. iltihabın anlamı her zaman ortaya çıktığı yerin anlamıyla bağlantılıdır.
Bağışıklık sistemi hastalıkları

Bunlar organizmanın birçok süreci birbirine karıştırdığı rahatsızlıklardır, çünkü hem alerjiye, hem iltihaba, hem de kanser dinamiğine benzer. Bunlar organizmanın kendi hücrelerini artık tanımadığı ve onlarla savaşmaya, yabancı ve tehlikeli etkenler olarak onları yok etmeye başladığı savunma hastalıklarıdır.

Örneğin, değişken poliartrit (birçok eklemde iltihaplanma), organik doğa yasalarına artık uymadığı anlamda şekil bozukluğuna ( dejeneratif) yol açan bir hastalıktır. Bu rahatsızlıklar, kendimizi olduğumuz gibi tanıma, görme ya da kabul etme yetersizliğimizden söz eder.

Ne olduğumuzu ifade etme güçlüğü, çoğunlukla “dış sorumluluklar” arayışımızla daha da zorlaşır. Gerçek sorunumuz, aslında burada olduğu halde, bizi anlamayan, kabul etmeyen ve sevmeyen dünyayla çatışma halinde olmamız.

Hayatı sadece Manikeist tarzda yorumlarız ve olaylar yalnızca iyi ya da kötü olabilir ve dolayısıyla durumlar haklı ya da haksız bağlamında yaşanır. Bu sürekli çatışmalı strateji ve zorlayıcı savunma, kendimizi savunmak için, ama kendimize zarar vermek için değil dünyayı yok ettiğimizi sanarak, bizi kendi kendimizi yok etmeye götürür.

uyarı: Tıbbi tedavi yerine geçmez alıntı içerir.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir