IMG_0055

İskelet, Ayak, Ayak Parmakları Rahatsızlıkları ve Zihinsel Sebepleri (3)

IMG_0053   • Ayak bileği Ayak ve bacağın geri kalan kısmı arasında hareketi sağlayan üçüncü ve son önemli eklemdir. Ayakbileği, özellikle yerdeki ayak sabitken, ama aynı zamanda hareket halindeyken, ona hareket esnekliğini veren bacak eklemidir. Daha iyi ve daha hızlı ilerlemek için “ayak bileği” sayesinde yerdeki desteklerimiz (ayaklar) üstünde “durabiliriz”. Bacağın diğer ucudur. Ayak bileği son ve dışa vurulmuş eklemi, yani dünya ile ilişkilerimizin bilinçli noktalarını ve desteklerini gösterdiği halde, kalça, yapı­ların ve ilişkinin bilinçaltı noktalarının eklemini temsil eder. Konumlarımızın, başkalarına ve kendimize karşı tutumlarımızın, benimsenmiş ve yerleşmiş inançlarımızın eklemini gösterir. “Hayat ölçütlerimizin bariyeri”dir ve “karar verme”, hayatımızdaki kararları ve değişiklikleri (tutumlar, ölçütler) üstlenme ve olayların içinde olma yeteneğimizin yansımasını simgeler. Karar anlamına gelen “Uygulama kapısı” . Yerdeki (gerçekliği simgeleyen) desteklerimizin denge ve hareketi, aynı şekilde esneklikleri ve yumuşaklıkları ayak bileklerimize bağ­lıdır.

Bu nedenle, tutumlarımızın ve hayat ölçütlerimizin dengesinin, sertliğinin ya da esnekliğinin sadık yansıması olacaklardır. Ayak bileği rahatsızlıktan Ayak bileğindeki burkulmalar, ağrılar ve travmalar, onlara gö­re denge ya da esneklikten yoksun olduğumuz anlamında bize ilişkilerimizdeki güçlüklerden söz edecektir. Karşımızdakine gö­re resmi olarak durma tarzımızın, konumlarımızın, hayat ölçütlerimizin artık uygun olmadığı, bizi tatmin etmediği ve bunu de­ğiştirmekte, “hareket ettirmek”te güçlük çektiğimiz bir dönem geçirdiğimiz anlamına gelirler. Bu tutumlar, esneklikten ya da yumuşaklıktan, denge ya da “gerçekçilik”ten yoksundur. O zaman kendimizi durmaya zorlarız, çünkü bu yönde artık devam edemeyiz, ilerleyemeyiz.

Sahip olduğumuz ya da istediğimiz konum iyi değilse, o zaman destek noktamızı, “objektif” denilen referans ölçütümüzü, yani bilinçli olarak kabul edilmiş ve benimsenmiş “dış” inancımızı değiştirmemiz gerekir. Ayakbileğindeki gerilimler ya da acılar, bir şeye karar vermekte, Hayatımızda ya da hayatımız için önemli bir karar almakta zorlandığımız anlamı­ na da gelir, çünkü verdiğimiz karar, bize uygun gibi gelen şu anki bir konumu değiştirebilir.

Eğer gerginlik sağ ayak bileği düzeyine geçerse, Yin (anneyle ilgili) dinamiğiyle ilişki içinde olacaktır.

• Ayak Bütün bedenimizin dayandıgı ve üzerinde durdugu, yer degiştirmeler ve hareket etmeler için yerdeki destek noktamızdır. “ileri dogru atılmamızı”, dolayısıyla da yürümem. izi sağlayan, ama aynı zamanda sabitleyen ve bu yüzden tutumlarımızı sürdürmemize yol açan ayaktır. O halde ayak, konumlar dünyasını, dış dünyayla ilişkimizin görünen ucunu temsil eder. Tutumları­mızı, doğrulanmış ve benimsenmiş konumlarımızı, oynadığımız resmi rolü simgeler. Bazen kapanmasın diye ayağımızı kapının arasına koymaz mıyız? Hayat ölçütlerimizi, hatta ideallerimizi gösterir. ilişki” desteklerimizin sembolik anahtarı söz konusudur; bu da ayak yıkama ritüelinin bütün geleneklerdeki önemini açıklar. Bu, dünyayla, hatta kutsal ile ilişkimizi arıtır. Çin’de küçük kızların ayaklarının sargılarla sarılması zaten rastlantı degildir. Cinsel ve estetik bir anlam örtüsü altında, ayagın hareket potansiyelini sınırlayarak, kadını aslında erkek karşısında bir bağımlılık ilişkisi durumuna getirmeye, hapsetmeye izin vermektedir.

Belli bir şemaya uymak için kadının ince topuklu ayakkabı giymesi “gerektiği” aynı olay, batı toplumlarımızda da vardır. Rastlantısal olarak, kadının “özgürlüğü” arttıkça, ayakkabılarının topuklarının da azaldığı saptanmıştır. Günümüzde, özellikle genç kuşaklarda kadınlar gitgide artık sadece düz topuklu ayakkabı giymektedir. Ayak rahatsızlıkları Dünya karşısında tutumlarımıza göre yaşadığımız gerilimleri ifade ederler. Alışık olduğumuz davranışların, aldığımız ya da sahip olduğumuz tavırların, güvenilirlik, değişmezlik ya da güvenden yoksun olduğunu gösterirler.

Hem ayrıca, rahat olmayan, korkan ya da düşüncelerini, konumlarını söylemeye cesaret edemeyen biri için “çekingen adımlar atıyor” demiyor muyuz ya da daha kabaca, kendini tutan ya da şimdiki konumundan rahatsız biri için de “adım atamıyor” demiyor muyuz? Son olarak, bir durum karşısında nasıl bir tavır alacağını bilmeyen biri için de, hangi ayak üstünde dans edeceğini bilemiyor, denmiyor mu? Gerilim sağ ayakta ortaya çıktığında Yin (anne) ile ilişkili ve sol ayakta olduğunda Yang (baba) ile ilişkilidir.

 • Ayak parmaklan bu destek noktalarının “ince” uçlarını gösterirler. Bunların “ayrıntılarını”, “son kısımlarını”, dolayısıyla da konumlarımızın uçlarını, inançlarımızın ayrıntılarını ya da ilişkiyle ilgili tutumlarımızın noktalama işaretlerini temsil ederler. Her ayak parmağı, ilgili parmakta sona eren ya da başlayan enerji meridyeni sayesinde çözülen özel bir ayrıntıyı, bir durumu ya da bir evreyi gösterir. ilişkinin son ve dış unsuru olduğundan, bireye geri besleme, tepki aracı olarak onu kolaylıkla kullanması­ nı sağlar. Ayak parmakları ve uçlarındaki enerji noktalarının her biri sayesinde, kişi orada bulunan olası gerilimleri bilinçsizce  ama etkili bir biçimde uyarabilir ya da boşaltabilir. Ayak parmakları, bu yüzden tıpkı el parmakları gibi, bize rastlantı ve anlamsızmış gibi görünen çok sayıda ufak, günlük “başarısız” eylemin özel yeri ve aracıdır.

Fakat aslında, şu ya da bu parmağımızı hiç­ bir zaman tesadüfen yakmayız, çarpmayız ya da burkmayız. Her defasında bir ilişki gerginliğini ifade etme ve/veya dışa atma arayışının “hafif” ama net bir süreci söz konusudur. Bu süreç var olabilir, çünkü ayak parmaklarının her birinin ucunda bulunan enerji noktasına “kaynak nokta” ya da ” ilkbahar noktası” adı verilir. Sayesinde yeni bir dinamiğin ortaya çıkabileceği ya da onun aracılıgıyla eskisinin “kaynağına yeniden dönebileceği” ve kutup değiştirebileceği enerjinin potansiyel yeniden doğuş noktasıdır.

Eğer gerilim sağ ayak parmaklarının birinde ortaya çıkarsa Yin (anneyle ilgili) simgesiyle; sol ayak parmaklarının birinde olursa Yang (babayla ilgili) simgesiyle ilişkili olacaktır.

 Ayak Baş parmağı (ayak “başparmağı”) Dalak-Pankreas ve Karaciğer olmak üzere iki meridyenin başladığı tek ayak parmağıdır. i lişki desteğimizin, ne olduğumuzun temel parmağıdır. işte bu nedenle menopoz döneminde ( dogurganlıgın dolayısıyla kadına özgü değerin yitimi), bu ayak parmağında sık sık hallux valgus adı verilen bir şekil bozuklu­ ğu gelişir. Bu ayakparmağındaki travmalar ya da gerilimler, maddi (ayağın iç tarafı) ya da duygusal (ayağın dış tarafı) boyut ta olsun, dünyayla ilişkimizdekine benzer bir gerginlik hissettiğimiz anlamına gelir.

İkinci ayak parmağı (ayak “işaretparmağı “) Mide meridyeninin geldiği, yani maddeyle ilişkimizi, bu maddeyi sindirmemizi yöneten ayak işaretparmağı meridyenidir. Bu parmaktaki kabarcıklar, nasırlar, ağrılar ya da travmalar bizim, bazı maddi ya da mesleki durumları yönetmede güçlük çektiğimiz anlamına gelecektir.

Ayak orta parmağı Bu parmakta organik bir meridyen yoktur, ama Üçlü Isıtıcı ile “dolaylı” bir ilişki içindedir. Şu halde ilişkiyle ilgili tutumları­ mızın dengesinin ve tutarlılığının parmağı, orta parmaktır. Bu ayak parmağındaki ağrılar, özellikle gelecekle ilgili ilişkilerimizi dengelemekte güçlük çektiğimiz anlamına gelir. Daha ileri ve doğru bir şekilde gitmek bu ayak parmağıyla ifade edilebilir.

Ayak yüzük parmağı  Bu Safrakesesi meridyeninin ulaştığı parmaktır. Haklılık ve haksızlık, mükemmeliyet arayışı anlamında: dünyayla ilişkilerimizin ayrıntılarını temsil eder. Bu ayak parmağında gerilim, kramp ya da acı hissettiğimizde, haklılık ya da haksızlık açısından zor bir ilişki durumu yaşıyoruz demektir. Koşullar ve koşulların niteliği düzeyinde bizi tatmin etmeyen bir ilişki söz konusudur.

Küçük ayak parmağı İdrar torbası meridyeninin son bulduğu parmak, bu küçük ayak parmağıdır. Organik sıvıların ve “eski anılar”ın boşaltım meridyenidir. Bu ayak parmağını çarptığımızda, ki bu çok büyük acı verir, eski anıları ya da eski ilişki şemalarını atmaya çalışırız. Hiç kuşkusuz artık bizi tatmin etmeyen eski alışkanlıkları, dünyayla ve başkasıyla ilişki tarzlarını değiştirmeye çalışırız. Travma ya da acı çekme (beden, yara, burkulma vb.) yoluyla, eski tutumların bu dışa atımını kolaylaştırmak ve bunların yerine diğerlerini koyabilmek amacıyla enerjilerimizi harekete geçiririz.

Uyarı : Alıntıdır ve bilgilendirme amaçlıdır. Tıbbi tedavi yerine geçmez. 

 

 

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir